Page 102 - İBG 2021 Faaliyet Raporu
P. 102

olan bireylerin sonuçlarını iyileştirmek için içgörü sağlayabileceğini öne süren yakın tarihli bir görüşe dayanarak, AML hasta kohortlarında uzun süreli hayatta kalan gruplar tanımlanmış ve uygun prognostik imzalar çıkarmak için transkriptomlarını genel popülasyonla karşılaştırılmıştır. Bu bulguların klinik ortamda, özellikle AML’nin tanı ve prognozunda potansiyel uygulamaları olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları SCI Dergisi “International Journal of Molecular Sciences” (2021) (DOI: 10.3390/ijms22179601)’de yayınlanmıştır.
• Sistem Biyolojisi Yaklaşımı ile Antikanser Biyolojik Aktiviteye Sahip Doğal Ürünlerin Madenciliği: Doğal ürünler, tümör inhibe edici aktivite ve kemoradioprotektif özellikler sergileyen güçlü antioksidanlar olarak kabul edilir. Günümüzde, doğal kaynaklardan yeni, uygun maliyetli ve etkili antikanser ilaçları geliştirmeye büyük bir talep mevcuttur. Atina Ulusal Teknik Üniversitesi (National Technical of Athens) ile birlikte yürütülen çalışmada, in silico metodoloji kullanarak biyomedikal literatürden edinilen bir dizi doğal ürün ortaya konulmuştur. Temel hedef, insan ile uyumlu antikanser ajanlar olarak antikanser ürünlerin sistematik olarak araştırılmasıdır. Sonuçlar, çeşitli doğal ürünlerin, çalışılan kanser hücre hatlarının sitotoksik etkiler oluşturabileceğini göstermektedir. Bu doğal bileşiklerin ve aktif bileşenlerin, potansiyel kemopreventif etkiler uygulamak için kullanılması mümkündür. Ayrıca, sistem biyolojisi düzeyinde, çalışma bulgularını ve uygulama potansiyellerini doğrulamak için, doğal kaynakları, bunların aktif bileşenlerini/fraksiyonel karışımlarını, türlerini, etkiledikleri kanserler ve karşılık gelen deneysel olarak doğrulanmış hedef genleri içeren temsili, kullanıcı dostu, herkesin erişimine açık olan
NaturaProDB biyoveritabanı geliştirilmiştir. Bu çalışmanın bulguları SCI Dergisi “Oxidative Medicine and Cellular Longevity” (2021) (DOI: 10.1155/2021/9993518)’de yayınlanmıştır.
• Kompleks DNA Hasarının Biyolojik Etkilerinin In Silico Araştırılması: Birbirine yakın mesafede oluşan farklı tipteki DNA lezyonları, “kümelenmiş/karmaşık DNA hasarı” olarak adlandırılan hasarlı alan kümeleri oluşturur ve bunlar, önemli onarım gecikmelerine ve genomik kararsızlığın indüklenmesine neden olan DNA onarım mekanizmaları için sorun olarak kabul edilir. DNA hasarının saptanması üzerine, karşılık gelen DNA hasar yanıtı ve onarım (DDR/R) mekanizmaları etkinleştirilir. Hücrelerin kümelenmiş DNA lezyonlarını verimli bir şekilde işleyememesi, hücrelerin normal işlevi ve hayatta kalması üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Kompleks lezyonlar tamir edilmezse veya yanlış tamir edilirse mutasyonlara ve kalıcı ise apoptosise neden olabilir. Atina Ulusal Teknik Üniversitesi’ndeki meslektaşlar ile, biyoinformatik ve sistem biyolojisi metodolojileri kullanılarak, iyonlaştırıcı radyasyon durumunda olduğu gibi ve standart DNA onarım ve kanser yolaklarında karmaşık DNA hasarı indüksiyonu ile aktive olan insan genleri belirlenmiştir. İyonlaştırıcı radyasyonun kısa bir DNA segmentinde tamire dirençli lezyonlara neden olabileceği ve böylece radyasyonun tehlikeli ve toksik etkilerini artırabileceği göz önüne alındığında, bu genlerin biyolojik olarak en önemlilerinin komorbid neoplastik olmayan hastalıklardaki olası etkileri de ağ entegrasyonu ve kanser hastalarında sağ kalımı tahmin etme potansiyelleriyle
 94 Faaliyetlere İlişkin Bilgi ve Değerlendirmeler






























































































   100   101   102   103   104