İzmir’deki bilim şenliğinde salonu dolduran kalabalığa bakıyorum, genç kadınlar çoğunlukta gözüküyor. Bu yeni bir gözlemim değil. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nde (İBG) bulunan araştırma gruplarına liderlik yapanların yarısı kadın.
Tabii merkez böyle bir sınıflandırma, ayrım yapmış değil. Elimdeki kaynaktan grup liderlerini sayıyorum ve isimlerini ve laboratuvarlarını burada sayarak bir ayrımcılık yapıyorum:
Güneş Özhan Baykan Gelişimde ve Rejenerasyonda Sinyal İletimi Lab., Athanasia Pavlopolou Hesaplamalı Sistem Biyolojisi Lab., Ezgi Karaca Hesaplamalı Sistem Biyolojisi Lab., Neşe Atabey Kanser Biyolojisi ve Sinyal İletimi Lab., Serap Erkek Kanser Epi - Genetiği Lab., Duygu Sağ Kanser İmmünolojisi Lab., Şermin Genç Nörodejenerasyon ve Nöroproteksiyon Lab., Hülya Ayar Kayalı Biyofarmasötik Teknoloji Biyoanaliz Lab., Sibel Kalyoncu Antikor Mühendisliği Lab., Zeynep A. Koçer İnfulenza Patojenitesi ve Geçişkenliği Lab., Esra Erdal (Kök Hücre ve Organoid Teknolojileri Lab.
Kaynakta adı eksik yazılmış kadın bilimcimiz varsa, lütfen bildirsinler.
43 bin kadın doktora öğrencisi
Kadın bilimcilerde sayı artışı konusunda, YÖK’ün nitelikli “bilim insanı yetiştirme programına” katılan 4 bin 250 YÖK bursiyerinin yüzde 65’inin kadın öğrenci olduğunu yeniden anımsatayım. Ayrıca, üniversitelerde 97 bin doktora yapan öğrenci var, 43 bin 650’si kadın öğrenci! Kadın akademisyen oranı Avrupa ortalamasının üzerine çıktı.
YÖK Başkanı Saraç diyordu ki: Araştırma görevlisi oranına baktığımızda bugünkü rakamlar kadınlarda 23 bin 812, erkeklerde 23 bin 228’dir.. Yükseköğretim kurumlarımızda, kadın istihdamında ülke olarak gayet iyi bir durumdayız. 2018 Eurostat istatistikleri de bu başarıyı gösteriyor. Bir diğer başarımız kadın araştırmacıların işgücü piyasasına katılımında Avrupa Birliği yüzde 33.4 seviyesinde iken, Türkiye için bu oran yüzde 37.3’tür.
Bu durumun fakatı, kadın akademisyen oranının üniversite ve bilim kurumlarında yönetici kademelerine yaklaşmamış olması.
Fakat İBG’deki görünüm umut vaat ediyor.
Gayet saygın bir alanda kendilerini var etmek için çalışıyorlar. Şimdi onlardan beklenen, daha büyük başarılara da imza atmak.
Yürüyün kadın bilimciler.
Bu arada İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, başarılı bir işbirliğine de imza attı. İlaç, bilim ve teknoloji şirketi MERCK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yüksek teknoloji altyapı ve üretimi için destek verdiği 4 merkezden biri olan İBG ile yaptığı anlaşma gereği, Merck, İBG’ye “Türkiye ve dünya piyasasına yönelik biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda, altyapı kurulması ve insan gücü yetiştirilmesi” konularında yardım ve destek verecek.
İki kurum arasındaki anlaşma bilim şenliği çerçevesinde, İBG Müdürü Prof. Mehmet Öztürk ile Merck Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer arasında imzalandı. Bu çerçevede Merck, biyoteknolojik yerli ilaç geliştirilmesi için özel laboratuvar altyapı ve hücre teknolojileri sağlayacak, ilaç yapımında bilgi paylaşımında bulunacak. Ayrıca “üretim aşamasında ürün kalitesini arındırma ve saflaştırma işlemine de destek verecek.”
Türkiye 2023 vizyonu çerçevesinde “sağlık alanında yenilikçi ve ileri teknolojilere dayanan 23.3 milyar dolarlık bir değer yaratmayı” hedefledi. Merck anlaşmayı bu çerçevede katkı olarak değerlendiriyor.
İBG’de geliştirilmekte olan 4 biyo eşdeğer kanser ilacının, Türkiye’yi 1 milyar TL’lik ithalat yükünden kurtarmayı amaçladığını, Öztürk de konuşmasında belirtti. Ve İzmirli girişimcileri de işbirliğine çağırdı.
Merck geçen nisan ayında da Sabancı Üniversitesi’nde diğer bir teknoloji merkezi olan SUNUM ile benzer bir işbirliğinde bulunmuştu.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi