İBG'den Haberler > İZMİR BİYOTIP VE GENOM MERKEZİ (İBG) ARAŞTIRMACILARI SARS-CoV2 SALGININA KARŞI VERİLEN MÜCADELEYE İBG’NİN SAĞLAYACAĞI BİLİMSEL KATKIYI TARTIŞTI
İZMİR BİYOTIP VE GENOM MERKEZİ (İBG) ARAŞTIRMACILARI SARS-CoV2 SALGININA KARŞI VERİLEN MÜCADELEYE İBG’NİN SAĞLAYACAĞI BİLİMSEL KATKIYI TARTIŞTI

İZMİR BİYOTIP VE GENOM MERKEZİ (İBG) ARAŞTIRMACILARI SARS-CoV2 SALGININA KARŞI VERİLEN MÜCADELEYE İBG’NİN SAĞLAYACAĞI BİLİMSEL KATKIYI TARTIŞTI

25 Mart 2020

Covid19 salgını bize bilimsel farkındalığın, sağlık tehditleriyle mücadele ederken bilimsel yöntemleri kullanmanın ve hızlı harekete geçmenin önemini de hatırlattı.

İBG olarak, çalışanlarımıza güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı yaratmak önceliğimiz oldu. Bu sebeple, çalışanlarımızı evden çalışmaya teşvik ettik. Merkezin elzem servislerini yürüten personellerimizin sağlığı için ileri seviyede önlemler aldık; merkezde aynı anda bulunan çalışan sayısı asgariye indirildi ve onların merkeze, dışarı ile asgari seviyede temas kurarak, ulaşımı sağlandı.

Bir temel ve translasyonel araştırma ve geliştirme merkezi olarak, SARS-CoV2 salgınına karşı verilen mücadeleye verebileceğimiz daha fazla katkımız olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple, 23 Mart Pazartesi günü, İBG grup liderleri Covid-19 ile ilgili yapılacak bilimsel projeleri tartışmak üzere sanal ortamda bir araya geldiler. Araştırmacılar, SARS-Cov2 virüsü ile karşılaşma tehditi altındaki insanları korumak ve tedavi etmek için uzmanlık alanlarını ve kaynaklarını nasıl birleştirebilecekleri üzerine konuştular.

Beş saat süren toplantı, SARS-CoV2 virüsü ve Covid-19 hastalığı üzerine bilgi alışverişi ile başladı. Araştırmacılarımız, bu konu hakkında yapılan yeni bilimsel gelişmeleri ve kendi ön-araştırmalarını paylaştılar. Koronavirüs (CoV) geniş bir aileye ait bir çeşit zarflı RNA virüsünün genel adıdır. Hayvanlarda taşınırlar, fakat bazı durumlarda faklı alt-türlere evrilirler ve insanları enfekte edebilme özelliği kazanırlar. 2002 yılında Çin’de ortaya çıkan ve akut solunum yetmezliği sendromuna neden olan yeni bir alt-türe kadar, insan koronavirüs enfeksiyonları mazlum olarak tarif edilmiştir. 2002 yılında ortaya çıkan alt-tür SARS-CoV diye adlandırıldı, bu yüzden 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve yine akut solunum yetmezliği sendromuna neden olan yeni alt-türün adı SARS-CoV2 oldu. SARS-CoV2 daha az ölümcül olsa da, SARS-CoV ile karşılaştırıldığında daha hızlı yayılma hızına sahiptir. Hasta kaybı genellikle aşırı inflamasyon cevabı sonucu nefessiz kalmak yoluyla olmaktadır.

Toplantıda bilim insanları, merkez içinde multi-disipliner ortaklıklar kurmanın; içinde bulunduğumuz sağlık krizinde verilen mücadeleye kısa sürede ve ileri seviyede bilimsel katkı sağlamadaki önemi üzerine hem fikir oldular. Yapılan yaratıcı tartışma, bilimsel gelişmelerin salgının yönetiminde dahil olabileceği dört aşama üzerinde yoğunlaştı. Bunlardan ilki, virüs ile karşılaşma olasılığı olan insanları virüsten korumak: Bu, SARS-CoV2’ye ya da birden fazla Koronavirüs’e karşı geliştirilecek bir aşı ile mümkün. Bu konuda uygulanabilecek farklı bilimsel stratejiler araştırmacılarımız tarafından irdelendi.

Bilimsel araştırmalarımızın enfeksiyon sürecinde müdahele edebileceği ikinci aşama, hastanın virüsü bünyesine aldığında başlıyor. Klinisyenler için virüsü hızlı bir şekilde test ve teşhis edebilmek, bilim insanları içinse hızlı ve ekonomik olan yeni test ve teşhis yöntemleri geliştirmek ve uygulamak büyük önem taşıyor. Araştırmacılarımız özellikle, virüsü, henüz virüs akciğerlere girmeden ya da girdikten sonra nötralize etmenin veya virüsün insan hücresine girmesinin engellenmesinin muhtemel yollarını tartıştılar.

Eğer hasta, hastalığın ilk semptomlarını gösterdiyse? Bu da araştırmacılarımızın üzerinde yoğunlaşmak istediği üçüncü aşama. Araştırmacılarımız, virüsün akciğer hücrelerine girdikten sonra çoğalmasını engellemenin bilimsel yöntemleri üzerine görüşlerini bildirdiler.

Hastalık sürecinin, araştırma projelerimizin hedef alabileceği son aşaması ise hastaların akciğerlerinde oluşan aşırı bağışıklık cevabı. Araştırmacılarımız, yan etkisiz ya da asgari yan etkisi olabilecek tedavi seçeneklerini gözden geçirdiler. Yeni ilaç adayları araştırılmasının ya da bilinen biyomoleküllerin ilaç olarak test edilip üretilmesinin uygulanabilirlik ve zamanlaması irdelendi. Birbirlerinden farklı uzmanlık alanları ve birikimleri olan araştırmacılarımızın, insanların hayatlarını koruyabilmek adına, azim ve kararlılıkla zamana karşı yarışmaları hepimiz için ilham vericidir.