Astım, devam eden bir enflamasyonun solunum yolunun daralmasına yol açtığı, hastaların nefes almasını zorlaştıran kronik bir akciğer hastalığıdır. Bu akciğer enflamasyonu, genellikle bağışıklık sisteminin polen ya da ev tozu bileşenleri gibi zararsız maddelere verdiği aşırı tepki sonucunda oluşmaktadır. Astıma yakalanma riskini arttıran etkenler, genetik, çevresel unsurlar ve bağışıklık sisteminin birbiriyle olan karmaşık etkileşimine bağlıdır.
Günümüzde kimin astıma yakalanacağını öngörmek mümkün değildir; bu da hastalığın şu anda önlenemez olduğu anlamına gelmektedir. Astım araştırmalarının çoğu, astımı olan ve olmayan hastaları karşılaştırmaktadır. Fakat bu araştırmalar, kimlerin ileride astıma yakalanacağını öngörebilecek erken belirtileri ortaya çıkaramamaktadır. Bunu başarabilmek için araştırmacıların kişileri uzun yıllar takip ederek, aynı hastadan astıma yakalanmadan önce ve sonra alınan numuneleri karşılaştırmaları gerekmektedir. Bunun bir örneği, ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından finanse edilen ‘Urban Environment and Childhood Asthma’ (URECA) projesidir. URECA, doğumdan 10 yaşına kadar 560 farklı ailenin çocuğunu takip etmektedir ve bunların 1/3’ü, 7 yaşına kadar astıma yakalanmaktadır.
Dr. Wingender ile meslektaşları bahsi geçen çocuklardan alınan ilk numuneler (ki bu numune çocuklar 3 aylıkken oturma odalarından alınan ev tozu numuneleridir) ile bir yaşındayken alınan kan numunelerini analiz etmiştir. Bunun yanı sıra araştırmacılar, başka araştırmalarda genelde gözden kaçan, adaptif bağışıklık hücreleri olan iki alt tür T hücresine odaklanmışlardır. Bu alt türlere MAIT hücreler ve doğal öldürücü T (iNKT) hücreleri denmektedir. Belirli bir antijene yanıt verebilmeleri için birkaç güne ihtiyaç duyan geleneksel T hücrelerinin aksine MAIT ve iNKT hücreleri, aktivasyonu takiben hemen harekete geçen doğal efektör hücrelerdir. Pek çok mikropta görülen bileşenleri tanımaları nedeniyle bir enfeksiyona ilk yanıt veren T hücreleri genellikle MAIT ve iNKT hücreleri olmaktadır ve oluşacak bağışıklık yanıtının ne yönde olacağını belirlemede rol oynamaktalardır. Bu nedenle, hayvanlar üzerine yapılan çalışmaların, bahse konu hücrelerin astım açısından önemli olduğunu göstermesi şaşırtıcı değildir; fakat hücrelerin insanlardaki rolü hala tam olarak bilinmemektedir.
Ekip, çocuklardaki MAIT ve iNKT hücreleri ile diğer bağışıklık hücrelerinin sıklığını, ayrıca deneklerin evlerindeki tozdaki iNKT hücre antijenlerinin varlığını analiz etmiştir. Daha sonra da herhangi bir etkenin, yedi yaşında astıma yakalanmadaki artışla ilişkili olup olmadığını sorgulamışlardır. Mutlak iNKT hücre sayısının astım riskiyle bir ilgisi yokken, çocukların evlerindeki ev tozunda iNKT hücre antijenik içeriğinin astım riskiyle bağlantısı saptandı. Daha çok iNKT hücre antijeni bulunan evlerde büyüyen küçük çocukların astıma yakalanma ihtimalleri daha düşüktü. Ayrıca, bir yaşında yüksek sıklıkta MAIT hücreleri olan çocukların yedi yaşına geldiklerinde astıma yakalanma riskleri daha azdı.
Dr. Wingender, “Sanırım küçük çocukların büyüdükçe astıma yakalanma riskini öngören iki kuvvetli biyogösterge bulduk. “İlki, iNKT hücreleri için antijenler açısından zengin olan evler, mikroba daha çok maruz kalınan ortamlardır, dolayısıyla astımdan korunma anlamına gelmektedir.” diyor. Bu da erken yaşta mikroba daha çok maruz kalınırsa astımdan korunma sağlanacağını savunan ve genel kabul gören ‘hijyen hipotezi’ni desteklemektedir. Sözlerine devam eden Dr. Wingender, “İkincisi, daha çok MAIT hücresine sahip olmak da koruyucudur. MAIT hücreleri de çevrede bulunan ve çocukların soluyacağı mikroplara yanıt verebilirler. Hem ev tozundaki iNKT hücre antijenlerinin varlığı, hem de erken yaşta yüksek sıklıkta MAIT hücrelerinin bulunması, bağışıklık sisteminin astımdan koruyan bir Th1 bağışıklık yanıtı vermesini sağlayabilir. Bu bilgiler göstermektedir ki, çocukların evlerindeki mikrobik bileşenler, iNKT ve MAIT hücrelerini faaliyete geçirerek, bağışıklık sisteminin erken yaşta astımdan koruyacak şekilde yanıt vermesini sağlamaktalardır. Şu anda mikrobiyomların hangi yönlerinin faydalı olduğunu bilecek kadar bilgimiz yok. Fakat bulgularımızı temel alıp yeni bilgiler keşfetmemiz sonucunda, bir gün koruyucu bileşenlerin astımı önlemek için etkili bir terapi olarak kullanılması mümkün olabilir.” diyerek sözlerini noktalıyor.
Bu çalışmanın sonuçları, ‘Journal of Immunology’de yayımlanmıştır: Shilpi Chandra*, Gerhard Wingender*, Jason A. Greenbaum*, Archana Khurana, Amin M. Gholami, Anusha P. Ganesan, Michael Rosenbach, Katy Jaffee, James E. Gern, Robert Wood, George O’Connor, Megan Sandel, Meyer Kattan, Leonard Bacharier, Alkis Togias, Anthony A. Horner, and Mitchell Kronenberg. Development of asthma in inner-city children: Possible roles of MAIT cells and variation in the home environment. Journal of Immunology, 2018, 1995-2003. (*eşit oranda katkı sağlamışlardır)