Bu makale, kromatinin moleküler düzeyde alabileceği çeşitli yapılara ışık tutuyor. Bu çeşitlilik, histon varyant değişimi olarak bilinen epigenetik bir fenomenden kaynaklanıyor ve yanlış düzenlenmesi birçok hastalığa sebep olabiliyor.
Genomik materyalimiz, nükleozomlar olarak bilinen "küçük tekerleklere" sarılı durumdadır. Nükleozomlar, yaklaşık 150 baz çiftini histonlar olarak bilinen 4 çift yüksek oranda korunmuş proteinden oluşan bir çekirdeğin etrafına sarar. İnsanlar gibi daha yüksek seviyeli organizmalarda, nükleozom çekirdek parçacığını dışarıdan bağlayan ve bu yapının kromatin lifi ile bütünleşmesini düzenleyen beşinci bir histon türü olan "bağlayıcı histon" bulunur. Bağlayıcı histonların varyantları vardır, yani aynı proteinin biraz farklı sekans kompozisyonlarına sahip versiyonları mevcuttur, ve bunların bazılarının rolleri henüz anlaşılmamıştır.
Dr. Kale'nin çalışması, aslında tüm bağlayıcı histonların kromatini "paketlemediğini"; ancak bazı varyantların, nükleozomlar arası DNA'nın açığa çıktığı yapısal olarak “açık” bir durumu sürdürdüğünü göstermektedir. Bu konformasyonlar, kromatinin yeniden modellenmesi ve gen ekspresyonunda rol oynar; bu yüzden bağlayıcı histonun, kromatin faktörleri ve nükleozom arasında iletişimci olarak hizmet ettiğini söyleyebiliriz.
Çalışmaya IBG’den katılan araştırmacı Dr. Kale, moleküler düzeyde yaşamı anlamamıza katkıda bulunmada temel fizik bilimlerinin önemini vurguluyor. "Yüksek performanslı bilgi işlemin yükselen gücü; kavramsal düşünme ve in silico araçlar ile bir araya geldiğinde, bugün sadece tamamlayıcı değil, aynı zamanda beraberindeki ıslak laboratuvar çalışmasını yönlendirici ve hatta önemli ölçüde azaltma gücüne sahiptir. Bu bağlamda başarı, doğayı anlamak için farklı beceri gruplarına sahip bilim adamlarının bir araya geldiği en gerçek anlamıyla disiplinler arası çabalarla mümkün olabilir. " diye belirtti.
Dr. Kale’yi ve bu önemli çalışmaya emeği geçen diğer araştırmacıları tebrik ediyoruz.
Makaleyi görüntülemek için buraya tıklayın.